Genç bir nüfusu sahibiz. Hatta genç nüfusumuzun oranı bir çok Avrupa ülkesinin genel nüfusundan daha fazla.
Gelişmekte olan bir ülke için bulunmaz bir yer üstü zenginliği. Bu zenginlikten gereği gibi faydalanmanın yolu verdiğiniz eğitimden geçer. Genç nüfusunuzu çağın gereklerine uygun olarak yetiştirebilirseniz dünya üzerinde söz sahibi olabilirsiniz, aksi halde genç nüfusunuz size sıkıntıdan başka bir şey vermez.

Eğitim demek  sadece matematik , fen bilimleri ve sözelden ibaret değildir. Eğer eğitimi bu kıstaslara  sıkıştırırsanız sonuç hüsran olur. Her birey birbirinden çok farklı yeteneklere sahip. Her bireyin gizil güçleri çok farklı. Önemli olan ise çocuğumuzun bu yeteneklerini zamanında fark ederek onun fitri yapısına uygun bir eğitim almasını sağlamak. Bu da birinci derecede ebeveynlerin görevi.
Eğer bu gün çırak bulmaktan yakınıyorsak. Liseyi bitirdiği halde, tezgahta bulunan su ve yoğurdu kullanarak ayran yapmaktan aciz bir nesil yetişiyorsa GENÇ NESLİ DEĞİL, KENDİMİZİ suçlamalıyız. Çünkü biz nasıl yetiştiriyorsak onlarda öyle yetişecektir. Çocuklarımıza gerçekten terbiye verdiğimizi söyleyebilir miyiz?

Tabi ki hayır. Anneler  ev işlerinden başını kaldıramıyor. Akşamları televizyon ve dizilerden vakit bulamıyor. Evin geçimi için gece gündüz çalışan babalar  akşam yorgun argın olarak eve gelince  çocuğa ayıracak zaman bulamıyor.
İletişim çağındayız ama iletişim yoksunu evlerde ikamet ediyoruz. Çocuklarımızla konuşamıyor, hayatlarının nasıl geçtiğini  sormuyoruz bile… Tek dediğimiz şimdi gidin kendi kendinize oynayın!

Böylece hayatımızın en önemli dönemi olan çocukluk dönemi tıpkı bir çorak tarla misali gül ve çiçek yerine diken bitiriyor. Çünkü oraya hiçbir faydalı ve yararlı bir tohum atmıyoruz.
Yaşam alanlarımız dikdörtgenler arasına kesin çizgilerle ayrılmış apartman dairelerinde çekirdek aile ve bakıcı arasında gelip geçiyor. Evlerimizin içi ise kullanmadığımız çok kaba eşyalarla dolu ve çocuğun dünyasında boş alan bulması neredeyse imkansız. Dünya ne kadar geniş olursa olsun ayakkabı ayağımızı sıktığı müddetçe dünya bize zindan oluyor. Koskocaman arzda sıkışmış hissediyoruz.
Sürekli çocuklarımızdan ERDEMLİ davranışlar bekliyoruz. Ama veliler olarak biz hiçbir erdemli davranış örnekleri göstermiyoruz.  Onlardan “ yalan “ söylemelerini istemiyoruz. Ama bizler ebeveyn olarak  yalan söylüyoruz. Kaba davranışlarda bulunarak onlara olumsuz örnekler gösteriyoruz. Sonra da dönüp “ siz bu kötü sözleri ve kaba davranışları” nereden öğreniyorsunuz diye dert yanıyoruz.

Bu şekilde devam edersek çocuklarımızdan saygı, sevgi ve itaat bekleyemeyiniz, saygı, sevgi ve itaati çocuklarınızı korkutarak, cezalandırarak, azarlayarak  elde edemezsiniz. Eğer saygı ve sevgi istiyorsak ilk önce bu davranışları biz onlara göstermeliyiz ki  yankısı da bize bu şekilde dönsün. Ağzınızdan ne çıkarsa yankısı da  ancak o olur.
Ne ekersek onu biçeriz.
Ne pişirirsek ancak onu yeriz.
Kur’ân-ı kerimde buyruldu ki: “”Ey iman edenler! Kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun!..”
Hayırlı evlât en büyük nimetlerden biridir. Biz öldükten sonra da hayır defterimiz kapanmaz. Hadis-i şerifte buyruldu ki:  “İnsan ölünce amel defteri kapanır. Üç sınıf insan hariç. Birincisi; sadaka-i cariye (Cami, Kur’an-ı kerim kursu, hastane, köprü gibi) bir eser yaptıran. İkincisi; hayırlı evlât bırakan. Üçüncüsü; talebe yetiştiren, faydalı kitap yazan.”

 Yine bir hadiste Allah Rasûlu şöyle buyurdular: "Hepiniz çobansınız ve hepiniz elinizin altındakilerden sorumlusunuz. Yönetici bir çobandır. Erkek, aile halkının çobanıdır. Kadın, kocasının evi ve çocukları için çobandır. Hepiniz çobansınız ve hepiniz çobanlık yaptıklarınızdan sorumlusunuz." (Buharî, Nikah, 91) 


Adem DURAN
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner2817