Yaptığımız her şeyin resmini çekip ulu orta paylaşıyoruz.   Özel ve kamusal alanla ilgili paylaşmadığımız  bir şey kalmıyor neredeyse?
Hatta bu işi o kadar uzatıyoruz ve anlamsız hale getiriyoruz ki, akıllara ziyan. Özel hayatımızın mahrem karelerinden, yediğimiz yemekten, aldığımız kanepe koltuk takımına kadar. Birilerine bir şeyleri ispat eder gibiyiz. Adeta  yaptıklarımızı ve aldıklarımızı birilerinin gözüne sokarcasına tekrar tekrar yayınlıyoruz.  Böylece toplumda bir yer edinme telaşındayız.
En anlamsız yerlerde manasız paylaşımlar yapıyoruz. Kabe’ de tavaf alanında  bir liderin pankartını açarak bir şeyler mi anlatma gayretini taşıyoruz. Ya da için de bulunduğumuz mekanın farkında mı değiliz?  Kişileri sevebilirsiniz ama  bunu gösterme yeri  tavaf alanı mı? Veya bu pankartla neyi anlatmaya çalışıyoruz.
Artık yanımızda fotoğrafçılarla gezer olduk. Namazda ilk safta yerimizi alıyoruz. Fotoğrafçımız fotoğrafları çekip sosyal medyada boy boy yayımlıyor. Bu neyin kafası ve neyin ispatı?
Osmanlı döneminde devlet dairelerinde çalışanlara nafile ibadet etme izni verilmezdi. Nafile ibadet yasaktı. Siz zaten nafile ibadetlerin en hayırlısını yapıyorsunuz  kamuya hizmet ediyorsunuz. Bundan büyük nafile ibadet olur mu? Diye.
Şimdi ise, bir iş için devlet dairelerine gittiğimizde bilgisayar ekranında Kur ‘an ı Kerim açık  ve  ilgili şahıs güya!  Kur’an ı Kerim okuyor. Bizlerde bekliyoruz. Huşusunu bozmayalım diye.  Nihayet okuması bitince;”  Kusura kalmayın arkadaşlarla bir kampanya başlattık her gün bir Yasin okuyoruz.” Diye pişkin pişkin bir de cevap veriyor.  Bunu okumanın yeri burası mı? Nerede olduğunun farkında mı?
28 Şubat dönemini iliklerine kadar yaşamış biri olarak, o dönemde tüm idari personeller her yere  Atatürk resimleri asarak bir şeyi ispata çalışmışlardı. Masalarının  üstü, ajandaları, kalemleri, rozetleri hep ondandı.
Şimdi bakıyorum da değişen pek bir şey yok. Hala bir şeyleri sosyal medyada paylaşılan resimlerle ispata çalışır gibi bir halimiz var. Bunun kamu olup olmaması da hiç önemli değil. Ve işin garibi pirim de yapıyorlar.
Kamusal alanlar bu tip  garip, gösteriş yapılacak davranışların yeri olmamalıdır.  Eğer böyle üstünlük iddiasında olunacaksa, Rabbim üstünlüğün  yalnız ve ancak” Allah katında” olduğunu belirtmesini anlamamış olsalar gerek.
Bunu tarihimizden bir altın yapraktan alıntı yaparak izah etmekte  yarar olacağı kanaatindeyim;
 Hambeli Mezhebinin kurucusu olan  Ahmed  Bin  Hanbel (ölm:855) bize muhteşem bir kur’an dersi veriyor. Ahmed Bin Hanbel’e sordular: “ İki adamımız  var: Biri takva sahibi ama zayıf, ötki günahkar ama güçlü.  Hangisi ile gazaya çıkalım?”
İmam şöyle dedi: “Takvası değil gücü olanla yola çıkın! Takvası fazla olanın takvası kendine, zayıflığı Müslümanlara mal olur. Gücü fazla takvası az olanın ise günahı kendine, gücü Müslümanlara mal olur!”
 İletişim çağında insani ilişkilerin ve iletişimin önemini anlatmaya gerek yok. Her fert bunun idrakinde.  O halde insanlar arası ilişkilerde  üstünlük ölçüsü  ve kriterleri nelerdir? Yüce kitabımız Kur’an  bunun cevabını  açık bir şekilde gözler önüne sermiştir. Bu ilişkilerde  üstünlük ölçüsü,
1-Liyakat
2-Adalet
3- Gayret.
Eğer sizde bunlar yoksa istediğiniz kadar istediğiniz sosyal medyada  boy boy, çarşaf çarşaf resim yayınlayın. Hiçbir anlam ve önemi yok. Saman alevi  gibi aleviniz çabuk söner. İşin garip tarafı bu tiplerin hala revaçta olması ve ilgi görmeleri.
“ Şüphe yok ki Allah size, emânetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hüküm verdiğiniz zaman adâletle hükmetmenizi emreder! Doğrusu Allah, bununla size ne güzel nasîhat veriyor! Şüphesiz ki Allah, Semî' (herşeyi işiten)dir, Basîr (hakkıyla gören)dir.) (Nisa Suresi, 58 ayet)
“Gerçek şu ki, insan için çalışıp didindiğinden  başkası yoktur. Ve Onun çalışıp didinmesi  yakında görülecektir. Sonra karşılığı kendisine hiç eksiksiz verilecektir.” (Necm Suresi, 39-41)

Adem DURAN
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner2817