İşte o açıklama;
''Açıklanacak yeni teşvik sistemi otomotiv sektöründe, yeni otomobil yatırımları, markalaşma için önemli bazı unsurları içinde barındırdığında, yerli otomobil konusundaki atılım daha güçlü bir şekilde yapılacaktır''
''2023 Türkiye'si, dünyanın 10 büyük ekonomisinden biri olacak Türkiye ise o zaman Türkiye'nin bazı sektörlerde kendi küresel markalarının da ortaya çıkması lazım. Otomotiv buna en yakın olduğumuz sektör...''
''Bugün OYAK Renault, Fransız ortaklarına şunu söyleyebilmeli; 'Şimdiye kadar, Fransız markası olan bir aracı burada birlikte ürettik. Şimdiye kadar marka, teknoloji, tasarım sizindi. Şimdi gelin yeni bir şey yapalım. Marka, teknoloji, tasarım bizim olsun, siz de bize ortak olun. Yeni bir marka yapalım'. Bunu, çok cesur ve kararlı bir şekilde yapabilirsiniz. Yine Ford'a, FİAT'a aynı teklifi yapabilirsiniz'' ''Otomobil süreç içerisinde özel tüketim vasıtası olmaktan çıkacaktır. Günlük ihtiyaçlardan biri haline gelecektir. Bunun üzerindeki vergi yükleri de süreç içerisinde azalacak'' ''Elektrikli araçlarla ilgili sürecin daha 15-20 yılı bulacağını söyleyenler var; ancak ben o kadar süreceği kanaatinde değilim. Elektrikli araçlar konusu hayatımızda daha hızlı yer almaya başlayacak'' ''2012 yılında özellikle gelişmiş AB ülkelerinde yaşanan ekonomik sorunların da etkisi ile otomotiv pazarında bir miktar daralma yaşanacak. Sanayimizin, ihracatın yoğun olduğu bu bölgelerdeki dalgalanmayı gelişmekte olan yeni pazarlardaki iş hacimlerini artırarak dengeleyebileceğimizi düşünüyorum'' |
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, ''Açıklanacak yeni teşvik sistemi otomotiv sektöründe, yeni otomobil yatırımları, markalaşma için önemli bazı unsurları içinde barındırdığında, yerli otomobil konusundaki atılım daha güçlü bir şekilde yapılacaktır'' dedi. Otomotiv sanayisinin, 2011 yılında yaklaşık 1 milyon 250 bin adetlik toplam araç üretimini gerçekleştirdiğini anımsatan Ergün, böylece 2015 yılı hedefi olan yıllık 2 milyon adet üretim rakamına biraz daha yaklaşıldığını ifade etti. Bakan Ergün, 2011 yılında yapılan 20,4 milyar dolar ihracatın yaklaşık 9 milyar dolarlık bir kısmını yan sanayinin gerçekleştirmesinin son derece önemli olduğuna işaret ederek, 2011 yılında ana sanayi ihracatının bir önceki yıla göre yüzde 10 artarken, yan sanayi ihracatının yüzde 26 artış göstermesinin dikkate değer olduğunu anlattı. Otomotiv yan sanayi firmalarının, kendilerine AB ülkeleri haricinde farklı pazarlarda iş olanakları yaratarak ortalamanın üzerinde bir büyüme sağladığına değinen Ergün, özellikle gelişmekte olan ve coğrafi olarak da yakında bulunan Rusya, İran, Kuzey Afrika gibi bölgelerde tedarik sanayinin yaptığı yeni bağlantılar ve aldığı projelerin göze çarptığını belirtti. Ergün, ''Sektörün Rusya başta olmak üzere Fas, Brezilya, Çin ve Hindistan bölgelerine yönelik işbirliği projelerini artırma çalışmalarına biz de elimizden gelen tüm desteği sağlamaya devam edeceğiz. Mevcut ürünler ile yeni pazarlarda büyümeye devam edeceğiz. Ancak bununla birlikte, mevcut pazarlarda katma değeri daha yüksek yeni ürünler ile büyüme stratejilerine derinlik ve çeşitlilik kazandıracağız. Sanayimizin önümüzdeki yıllardaki gerek üretim, gerekse de ihracat hedeflerini yakalayabilmesi için desteklenmesi önem arz ediyor'' diye konuştu. Otomotiv konusu konuşulunca, artık en önemli gündem maddelerimizden birisinin yerli otomobil üretimi olduğunu hatırlatan Ergün, yerli otomobille ilgili büyük bir toplumsal destek olduğunu, bunun ekonomik gereklilik olduğu da herkesin konuşulduğunu kaydetti. Türkiye'de üretim yapan markalar var. Bir kısmı kendileri yapıyorlar, bir kısmı ortak bir şekilde. Şimdi OYAK Renault'a, TOFAŞ'a, Ford'a söyleyelim. Şimdiye kadar markalaşma yönünde attığımız adımları yarım bıraktık. Anadolu, Kuş serisini, Toros'u kemale erdirebilirdik. Markalaşma sürecinde bu işi devam ettirebilirdik. Olmadı. Bugün OYAK Renault, Fransız ortaklarına şunu söyleyebilmeli; 'Şimdiye kadar, Fransız markası olan bir aracı burada birlikte ürettik. Şimdiye kadar marka, teknoloji, tasarım sizindi. Şimdi gelin yeni bir şey yapalım. Marka, teknoloji, tasarım bizim olsun, siz de bize ortak olun. Yeni bir marka yapalım'. Bunu, çok cesur ve kararlı bir şekilde yapabilirsiniz. Yine Ford'a, FİAT'a aynı teklifi yapabilirsiniz'' Türkiye'de yerli otomobil konuşulduğu zaman, sanki pazarın küresel markalara kapatılacağı yönünde yanlış bir algı oluşturulmaya çalışıldığını dile getiren Ergün, ''Yerli otomobil derken, yabancı firmaları da ülkemize yeni yatırımlar yapmaya davet ediyoruz. Türkiye'de ikide bir yerli otomobil deniliyor. bu acaba yabancı markalarla arasını mı açacak. Böyle bir şey yok. Bizim ilişkilerimizi daha da güçlü hale getirecek daha sıkı işbirliği yapacağız. Rekabet edeceğiz. birinin elini tutarken ötekinin elini salıvermeyeceğiz. Birbirini güçlendiren destek veren iki unsur olacak ve diğer markalarda bu süreçten kazançlı çıkacak'' diye konuştu. |
“Büyüme rakamı istihdam dostu bir büyüme” Ergün, Türkiye Taşıt Araçları Yan Sanayicileri Derneği'nin (TAYSAD) 34. Olağan Genel Kurul'unda, bugünün Türkiye'sini herhangi bir yönden geçmişin Türkiye'si ile kıyaslamanın mümkün olmadığını kaydetti. Bugün dünyada yaşanan sıkıntılara rağmen, Türkiye'nin bütçe dengelerinden taviz vermeksizin önemli büyüme oranlarına ulaştığını dile getiren Ergün, 2010 yılında yüzde 9 gibi yüksek bir büyüme oranı yakalayan Türkiye ekonomisinin, 2011 yılında da yüzde 8 ile yüzde 8,5 oranında büyümesini öngördüklerini bildirdi. Ergün, Türkiye'nin büyüme performansının reel sektör kaynaklı olması nedeniyle de ayrı bir önem ve değer taşıdığını dile getirerek, ''Mesela yıllık işsizlik rakamlarına baktığımızda, 2011 yılında işsizliğin bir önceki yıla göre 2,1 oranında azaldığını görüyoruz. Demek ki büyüme rakamı istihdam dostu bir büyüme. Böylece 2002'den bu tarafa en düşük yıllık işsizlik rakamına ulaşmış olduk. İşgücü arzı 1 milyondan fazla artmasına rağmen, işsiz sayımızı 400 bin kadar azaltmış olmamız, ekonominin ve özellikle sanayinin gücünü göstermesi açısından son derece önemli bir rakam'' diye konuştu. Ergün, TÜİK, geçtiğimiz hafta ocak ayı sanayi üretim endeksinin, bir önceki yıla göre 1,5 puan arttığını anımsatarak, rakamın piyasa beklentilerinin biraz altında çıkınca, birilerinin hemen ''sanayide çarklar durdu'' gibi yaklaşımlar sergilediğini, sanayideki çarkların durmadığını, sanayideki çarkların hızını gelişmelere göre ayarladığını belirtti. Özellikle cari açık sorununu çözmek için ekonomide kontrollü bir şekilde yavaşlamayı zaten hükümet olarak tercih ettiklerini dile getiren Ergün, ''Aldığımız önlemlerle dünyadaki gelişmelere göre hızımızı ayarlama önlemleridir. Türkiye ekonomisi de hızını ona göre ayarlıyor. Zaten 2012 için daha yavaş bir gidiş öngörüyoruz. İstediğimiz o. 2012'de yavaş gidelim ki 2013 yılını daha iyi planlayalım'' dedi. Bakan Ergün, Otomotiv Strateji Belgesi'nin yaklaşık 1 yıl önce hayata geçtiğini anımsatarak, geçen yıl Strateji Belgesi'nin temel yapı taşlarından birisi olan Ar-Ge konusunda çok önemli gelişmeler kaydettiklerini belirtti. Bir kaç sene içinde yan sanayiden Ar-Ge merkezi kuran firma sayısının ikiye katlanacağına değinen Ergün, şunları söyledi: ''Ar-Ge merkezi belgesi almanın küçük ve orta ölçekli firmalarımız için zor olduğunu biliyoruz. Ancak bu konuda firmalarımızın rekabet öncesi işbirliği programımızdan yararlanmaları mümkündür. Rekabet öncesi işbirliği kültürünü firmalarımıza anlatmak ve yerleşmesini sağlamak için TAYSAD'a da çok önemli görevler düşmektedir. Böylece çok daha fazla sayıda firmamızı Ar-Ge faaliyetlerinin içine çekmek mümkün olacaktır. Yan sanayimiz bugüne dek kalite, maliyet ve teslimat performansında çok olumlu gelişmeler kaydetti. Bundan sonra bu becerilerine Ar-Ge ve tasarım kabiliyetini artırma konusunu muhakkak eklemelidir. Tasarımını kendi yapabilen, yaptığı tasarımı doğrulayıp seri üretim aşamasına kadar sorunsuz hizmet veren firmalarımızın sayısını artırmalıyız. Bunu yapabilmek için ana sanayilerle olan ilişkileri geliştirmek, lokal ve küresel projelerdeki payı artırmak son derece önemlidir.'' Ar-Ge konusunun mevcut teknolojilerde daha üst seviyelere çıkmak açısından olduğu gibi, yeni nesil teknolojilere hızlıca adapte olmak açısından da son derece kritik olduğuna değinen Ergün, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Küresel ısınma ile birlikte tüm dünyada çevresel faktörler konusundaki bilinç ve beklenti artmaktadır. Bu nedenle, otomotiv sanayinde araç hafifletme, yeni malzemeler ve yeni teknolojiler konusunda çalışmalar artacaktır. Yan sanayimizin de şimdiden bu dönüşüme hazır olması son derece önemlidir. Elektrikli araçlarla ilgili sürecin daha 15-20 yılı bulacağını söyleyenler var; ancak ben o kadar süreceği kanaatinde değilim. Elektrikli araçlar konusu hayatımızda daha hızlı yer almaya başlayacak. Bu yeni sürece yarışa start verilmeden önce hazır olmamız gerekmektedir. İş dünyamızla yaptığımız görüşmelerde, bazı sanayicilerimizin özellikle elektrikli araçlar konusunda ciddi çalışmalar yaptıklarını görüyoruz. O yarışta geriden başlamayacağımız bir yarış olacak. Önümüzdeki süreçte, bu alanda ortaya çok başarılı çalışmaların çıkabileceğini söylemek isterim.'' Bakan Ergün, 2011 yılında, 2010 yılına göre yüzde 15'lik bir artış ile 910 bin 867 adetlik iç pazar büyüklüğüne ulaşıldığını anımsatarak, 600 bine ulaşan yurt içi otomobil pazarının yüzde 70'lik kısmını ise ithal araçların oluşturduğunu ifade etti. ''2012 yılında özellikle gelişmiş AB ülkelerinde yaşanan ekonomik sorunların da etkisi ile otomotiv pazarında bir miktar daralma yaşanacak. Sanayimizin, ihracatın yoğun olduğu bu bölgelerdeki dalgalanmayı gelişmekte olan yeni pazarlardaki iş hacimlerini artırarak dengeleyebileceğimizi düşünüyorum. Elbette bazı pazarlarımız daralabilir ama yeni heyecanlı, pazarlar var. Otomobil konusuna bizim kadar doymamış pazarlar var. Nihat Ergün, 2012 yılının zor bir yıl olacağının açık olduğunu dile getirerek, Türkiye ekonomisi 2009 gibi bir süreçten güçlenerek çıktığını, 2012 yılındaki bazı zorlukların içinden de güçlenerek çıkacak kabiliyete sahip bulunduğunu anlattı. Ergün, ''Bu nedenle, 2012 yılının risklerinin farkında olmalı, ancak bu süreçte orta ve uzun vadeli hedeflerimizi muhafaza etmeliyiz. Türkiye, 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat yapacak ise bunun aşağı yukarı 75 milyar doları otomotiv sektörüne ait olacaktır'' dedi. |