Kategoriler

Meydan

(MEVLANA’ ya Mektup)

Biçareden Çareye;

Zamanından ziyade zamanla anlaşılan sen… Ve senden asırlar sonra seni anlamaya çalışan ben… Fikirlerini okuduğum veya dinlediğim zaman hala tazeliğini korumasının sebebini düşünmüyor değilim. Aslında sebep aşikar… Çünkü senden bahsedince gayr-i ihtiyari aklıma gelen ilk şey “aşk”. “Aşk” ise sonsuzluk demek... Dolayısıyla pek akıl işi değildir, fikirlerinin zamanla eskiyeceğini düşünmek.

Gölgelerini tanıdığım aşkın perde arkasındaki gerçek yüzünü seninle gördüm. Beşeri aşkın İlahi aşk için bir vasıta olduğunu da… Daha doğrusu beşeri aşkın ilahi aşka ulaşmak için bir imtihan unsuru olduğunu senden öğrendim.

Hakiki maşuk sınar ve hakiki aşık sınanır. Maşuk ister ki aşığın gönlüne başka varlık girmesin. Girecekse de yine maşuğun gölgesine girsin, maşuğu gölgelemesin. Bu yüzden maşuğun herkesi gölgesine alabilecek ve gölgelenemeyecek olması gerekir. O maşuk da ancak ve ancak yüce yaratıcı Allah(C.C.)’dır. Ondan başkasının Maşuk olamayacağını bir şiirimde ifade ettim. Seninle paylaşmak isterim.

Bir yar var ki O da YARADAN.

Başka sevda arama hepsi sıradan.

İlahi ve beşeri aşk aynı yerdeler imiş.

Biri çölde gül, diğeri serap imiş.

Ben çok farklı bir zamanda yaşıyorum. İlahi aşka uzak, beşeri aşkın dahi ayaklar altına alındığı bir zamanda… Aşkın tanımı çok değişti. Aşk, adî fiillerin adı oldu ve aşık, nefsine köle olan kişi… Aşk neydi, ey çare? Maşuğa olan muhabbetin aşığa nefsini unutturması değil mi? “Evet” dediğini duyar gibiyim. Ama muzdarip olduğum hal şu ki, nefisperestler “aşık” olmuş ve “aşık”lar çekinir aşığım demeye.

 

Aşkı kirlettiler ey çare!

DERT VE DERMAN

 

Dert getirdim sana asırlar ötesinden.

Çıkmazdayım, gelemedim üstesinden.

 

Ben aşksız, aşka dertli biçare,

Sen aşık, aşka ilaç, Ey Çare!

 

Ölüm nazarlarda korkunç, nefisler hep irkilir,

Sende değişik bir hal, Peygamberî bir fikir.

 

Farklı bir bakış ve farklı bir pencere,

Senin fikrinle çözüldü ölüm denen bilmece.

 

Şems sana yoldaş oldu, Şems sana arkadaş,

Bense asırlar ötesinden aşkına bir sırdaş.

 

Aç gönül pencereni, dergahına dayandım.

Müridin eyle beni, aşka yeni kurbanım.

 

Şems’e dünyalar boştu, O yalnız Sana meftun,

Ben de Şems’in izinde, sahralarda bir mecnun,

 

Yıllardır bir hevesle serap görmekten usandım.

Yol göster, göster ki hakikate susadım.

 

Ey Çare! Sen aşkı işleyen usta bir arı,

Leş sinekleri bitirdi bu müstesna balı.

 

İnsanların nazarları hep ehemmiyetsizlerde,

Gerçek aşka tek engel, ‘sebep’ denen perde.

 

Perdelerde yalanlar gönüllerdeki boşluk,

Yalan ki bile bile sonunda hep bir yokluk.

 

Madem ki gayrısında yokluk ve firaka mahkum,

Vahdet-i vücutta kaybolmaktır tek arzum.

 

Feryada müptelayım ya Mevlana! Derde gerek derman,

Damla bekleyen hasta gönüle sarhoşluk gelir umman.