‘’Depresyondayım.’’

‘’Şu abur cuburları yiyerek duygusal bir film izleyip biraz depresyona gireyim.’’

‘’Hava da yağmurlu, tam depresyona girmelik.’’

Bu ve bunun gibi birçok cümleyi etrafımızdan sıklıkla duyarız. Peki hangisi gerçek?

Ruh sağlığı uzmanlarının hemfikir olduğu bir konu vardır: ‘’Nasıl düşünürsen öyle hissedersin.’’ Peki ya öyle değilse de problemlerimiz gerçekse? Ya onlar gerçekten varsa? Birçok insan bir sürü ‘’gerçek depresyon’’ olduğuna inandıkları ‘’gerçek’’ nedenleri sıralarlar. Ancak saydıkları sebepler genelde gerçek depresyona sebep olmaz. Aslında böyle bir ayrım yapmaya gerek de yoktur. Önemli olan sağlıklı üzüntü ile depresyon arasındaki ayrımı yapabilmektir.

Öncelikle her üzüntü depresyon değildir. Ayrımı basittir. Üzüntü, kaybı veya hayal kırıklığı yaratan olumsuz bir olayı çarpıtmadan tarif eden gerçekçi algılar tarafında yaratılan normal bir duygudur. Depresyon ise çarpıtılmış düşüncelerin sebep olduğu bir psikolojik bozukluktur. Örneğin çok sevdiğiniz bir yakınınızı kaybettiğinizde oluşan üzüntü ve boşluk hissi doğaldır, duygusal çarpıtma içermez, olması gerekendir. Ancak onun ölümünün ardından ‘’Her şey bitti, artık o öldüğü için mutluluk bana haram.’’ gibi düşünceler duygusal ve düşünsel çarpıtma içerdiğinden sizi esir alabilir ve depresyona sebep olabilir.

Depresyonun başlıca semptomları umutsuzluk, karamsarlık, uyku ve yemede bozukluk olarak sıralanabilir. Bir tanı konabilmesi için ise bu şikayetlerin kişide altı ay ve daha fazla süredir bulunması gerekir. Depresyon travmatik yaşam olaylarına bağlı olarak tetiklenebilir ancak dediğimiz gibi her travmatik yaşam olayı kişiyi depresyona sokmaz. Bunun için belli başlı semptom ve kriterleri karşılamak gerekmektedir. Depresyon günümüzde öylesine yaygın hal almıştır ki psikolojik hastalıkların nezlesi kabul edilmektedir. Hatta ağır depresyon durumlarında birey çektiği acılar için ölümün tek çare olduğuna inanabilir. Çünkü hiçbir şeyin düzelmeyeceğine dair düşünceler kişiyi esir almaktadır.

Toplumda her ne kadar ruhsal problemleri önemli görmesek de çoğu zaman fiziksel problemlerden daha da önemli olabiliyorlar, genelde fiziksel problemlere temel oluşturabiliyorlar ve en önemlisi basit bir baş ağrısı gibi bir ilaç içmekle geçmiyorlar. Bu sebeple kendinizde, çevrenizde, sevdiklerinizde bu ve bunun gibi semptomların olduğunu ve bu semptomların onları esir aldığını görürseniz mutlaka bir psikolog/psikolojik danışmandan yardım alın. Değişimi gördüğünüzde yardım alma kararınızın ne kadar yerinde olduğunu göreceksiniz. Sağlıklı günler dilerim.

Psikolog Zeynep Hilal DÖNMEZ

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner2817