Genel Başkanımız sayın Devlet Bahçeli beyin de bu demokrasi çağrısına destek vermesinden onur duyuyoruz. Tüm partilerin demokrasi yolunda birleştiği bu önemli gecede yaşananlar; eminiz ki, bir süre sonra tarih kitaplarında yerini alacak. Ama bu kitaplar en çok Türk Milleti’nden bahsedecek. Çünkü canlarını hiçe sayan, sokaklara dökülen, tankları durduran ve darbenin bir girişim olarak kalmasını sağlayan onlar. Böylesine bir girişim, her milletin üstesinden gelebileceği bir durum değildir. Milletimiz, azizliğini bu olayla birlikte bir kez daha göstermiştir. Tabii ki Türk Silahlı Kuvvetlerimizin içinde bulunan aklıselim komutanlarımızın da, yüreği vatan için atan mehmetçiğimizin de; Cumhuriyetimize yürekten bağlı emniyet güçlerimizin de bu hain planın çözülmesinde büyük rolü var.
Darbe bir girişim olarak kaldıysa; bunda, canından olacağını bile bile Ankara Gölbaşı Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda, darbeci generali alnından vuran Astsubay Ömer Halisdemir gibi, nice şehidimizin payı büyük. bu onurlu asker aracılığı ile şehit olan tüm kamu görevlilerimizi de rahmetle anıyorum. Bu ülke Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana birçok kahraman gördü. Bu gibi olaylara cüret edenlerde milletimizden aynı tepkiyi görmeye de devam edeceklerdir. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli’nin darbe girişimi gecesi dile getirdiği gibi, bizler; vatan, devlet ve milletimize yönelen her türlü bölücü eğilime karşı devletimizin ve milletimizin yanındayız’’ dedi.
Eryılmaz açıklamasında, ‘’ 7 Ağustos Pazar günü Yenikapı mitingindeki özlenen fotoğrafın daim olmasını istiyorsak uzlaşmacı ve yapıcı siyaseti hep beraber sürdürmeliyiz. Sonuçta 15 Temmuz gecesi millet olarak çok ciddi bir sınavı geride bırakmış durumdayız. “her şerde bir hayır vardır” derler. Türk milleti, milli iradeyle halkı yönetmeye hak kazananları, darbeyle indirmeye kalkan vatan hainlerini yine kendi iradesiyle püskürtmüştür. Bu durum, demokrasi kültürünün ülkemizde artık ne denli güçlendiğini göstermesi için çok önemlidir.
Bir yönetim şekli kabul edilen Cumhuriyet ve düşünce akımı olarak Atatürkçülük de itibarını geri kazanmış, böylece ülkede yanlış giden, yanlış tanımlanan, içi boşaltılan kavramlar, birer birer ortaya çıkmıştır. Bundan sonra yapılması gerekense bellidir. Kazançlarının %10’unu, %20’sini himmet adı altında örgüte veren, bağışlar yapan ve bu yaptıklarıyla vatandaşlarımıza ve milli iradeye kurşun sıkan, meclisimizi bombalayan gözü dönmüş bu din tacirlerine destek verenlerin birer birer ortaya çıkarılması, demokrasi mücadelemizde başarılı olabilmemiz için atılması gereken en önemli adımlardan biridir. Bugün dönüp baktığımızda terör örgütünün özellikle 2002-2012 yılları arasında yapılan sınavlarla, devlet dairelerine istediği kişileri sokarak bu işleyişi sekteye uğrattığı, ve sadece kendi amacına odaklanarak devletin içinde bir paralel Gülen’in yükselişi görmezden mi gelindi? Her iki durumda da devlet sistematiğinde bir problem vardır ve bu problemi çözemeyen her kim varsa 15 Temmuz gecesi yaşananlarda kusur sahibidir.
Eminiz ki tarih onları da yargılayacaktır. Yapı oluşturduğunu görüyoruz. tabii paralel yapılanma sadece devlet dairelerinde değil; ticaret odalarında, sivil toplum derneklerinde, hatta belediyelerde’de sürmüştür. Sayın Cumhurbaşkanımızın 17-25 aralık sürecinden sonra dile getirdiği “inlerine gireceğiz” sözü bu şartlarda tabii ki uygulanmalıdır. fakat bu süreçte haksız yere suçlu bulunacak bir kişinin bile vebali büyüktür. bu nedenle soruşturmaların büyük bir titizlikle ve en önemlisi suçsuzun hakkını koruyarak yürütülmesi gerekir. Bunun yanında hükümetin üstünde durması gereken konulardan biri de devlet eliyle düzenlenen sınavlardır. Bugün hainlerin bu sınavlar aracılığıyla nasıl devlete sızdıklarını daha iyi anlayabiliyoruz. İnşallah bundan sonra hükümet kamu personeli seçme sınavı ve diğer sınavlarda kendi görüşünde olmayan vatandaşlarımızın çocuklarının da hakkını koruyabilir. Ne mutlu Türküm diyene’’ dedi.