Geçtiğimiz hafta “Siyasetçilerin plaket aşkı” diye bir köşe yazısı yazmıştım. Köşe yazıma o kadar olumlu tepkiler geldi ki.
Yazdığım köşe yazısı riya olmasın ama, şimdiye kadar yazdığım köşe yazılarının içinde en çok okunan oldu.
Köşe yazıma gelen yorumları yayınlasam, her halde Sarıdoğan abimiz kesin dava açar o yorumları yazanlara.
Saadet Partisi Körfez İlçe Başkanının plaket olayını yazmıştım köşemde. Basın onur gününde hak etmeyenlere verdiği plaket olayındaki yaptığı yanlışı yazmıştım. Tabi bizim kişilerle işimiz olmaz. Kimseye hakaret olsun diye ya da kamuoyunda küçük düşürmek için yazı yazmayız. Çünkü biz bu işi birileri gibi reklam ya da para için yapmıyoruz.
Biz kişileri değil, olayları değerlendiririz. Bu güne kadar da yazdığım köşeden dolayı “biraz abartmışsın” diyen oldu fakat ,yanlış yazmışsın diyen hiç olmadı.
Çünkü biz hep doğruları yazdık. Bazılarının işine gelmedi o başka. Onlar da işlerine gelmediği için zırladı.
Recep abiyi çok eskiden tanırım. Siyasetçiler içerisinde samimi bulduklarımdan birisidir. Özü sözü bir düzgün bir abimiz.
Ama tabi her partide olduğu gibi etrafında bir kaç çakal var. Esnafa borç takıp da resim karelerinde en önde çıkmak için çaba sarfeden kişileri de temizlemesi lazım partisinden ya da temizleyemiyorsa arka sıralara atması lazım.
Yıllar evvel ben Refah partisinde aktif olarak gençlik kolları başkanı olarak siyaset yaparken o da arada bir partiye gelirdi.
Sonra ki gelişen süreçte partinin kapanmasıyla Fazilet Partisi kuruldu. Derken o da kapandı. Biz AK Partiye onlar da Saadet Partisine geçti. Sonra biz aktif siyaseti bıraktık. O devam etti.
Recep abinin Kuruçeşme’de ufak bir alüminyumcu dükkanı vardı. Şimdiki gibi zengin değildi. Gider gelirdik. Matbaa işlerini de ben yapardım. Biz AK partiye geçtikten sonra birden matbaa işlerinin kesti. Arada bir görür selam verirdi. Zamanla onu da kesti. Çok uzun zamandır görüşmüyoruz.
Siyaset böyle bir şey herhalde. Dostu düşman , düşmanı dost eden.
Bizim bu Saadet Partisi cemaatinin içinde görüştüğümüz çok ahbabımız var.
Diyorlar ki “efendim biz kim kimdir çok iyi biliyoruz da kimseyi ayırt etmek istemedik”
Mazerete bak mazerete!.
Ne demek kardeşim ayırt etmek istemedik.
Ayırt edeceksiniz.
Bu ilçede basının yerlerde sürünmesinin tek sebebi işte bu düşünce.
Kardeşim devlet zaten kanuni boşluklardan böyle tiplere bir şey yapamıyor.
Kamuoyu da bu tiplere ceza kesmezse nasıl olacak?.
Böyle tiplerin ne mal olduğunu çok iyi bilmenize rağmen, biriniz teşkilatına çağırır en onurlu gazeteci sensin diye gül verir, öbürü İzmit’te yemek ısmarlar, öbürünüz de plaket verir.
Üstelik dalga geçer gibi Milli Gazete gibi bir gazetenin genel yayın yönetmenine verdirir. O adam bilse kime plaket verdiğini her halde bir daha size ne selam verir, ne de ilçeye bir daha gelir.
Onursuzlukları kamuoyu tarafından tescillenmiş ( Gazetecilere),
onur ödülü veren siyasetçiler.
Vicdanları kanattınız ya
Size helal olsun.
Kıyamet alameti bence.
Kamera şakası gibisiniz ya.
Yazıklar olsun size, Sizin gibi siyasetçilere.
Ömrü hayatlarında bir baltaya sahip olamayan bu asalak tipler, Siz böyle davranmaya devam ettiğiniz müddetçe , sizin bu davranışlarınızdan cesaret alıp “Ulan bu işte iyi rant var. Adam yerine de koyuyorlar” deyip hemen bir haftalık ya da aylık gazete kurup onu bunu tehdit edip şantaj edip bu mesleği kirletmeye devam edecektir.
Böyle devam ederseniz, sizin sızlanmaya hiç hakkınız yok. Sizin gibi siyasetçilerimize böyle gazeteciler çok bile.
Sizin bu davranışlarınızdan dolayı bu işi samimi bir şekilde yapmak isteyenler de etkileniyor. Millet ondan sonra sokakta “Bu gazeteciler var ya bu gazeteciler, bunların hiç birine güvenilmez. Bunların dostlukları da düşmanlıkları da 6 ay sürer.
Bunlara 20 tl ver arkalarına geçersin. 50 tl versen do.......lar! “ diye konuşuyor.
Peki vatandaş haksız mı? Dün arına namusuna yazı yazanlar “Elimde şöyle belge var böyle cd var” diyenler parayı indirdikten sonra bugün koşa koşa gül almaya giderse,
Siyasetçi de böyle konuşur, halkta.
Efendim ya yazarsa?
Yazsın kardeşim.
Korkunuz nedir, neden korkuyorsunuz ?
Yazılacak bir şeyiniz varsa zaten sizin o koltukta siyaset yapmamanız lazım. Yok yalan yazıyorsa, vereceksin mahkemeye cezasını çekecek.
Olay bu kadar basit.
Hee,yazmasından korktuğunuz bir şeyiniz varsa orasını bilemem. O vakit gül, plaket ,yemek yetmez . Arada bir cebine de indirmeye devam etmeniz lazım. .
Bundan sonra da gazetecilerden hiç yakınmayın. Çünkü bu canavarı siz yarattınız. Ve hala siz besliyorsunuz.
Değiştirin hemşerim bu kafayı artık değiştirin!
Tabi yüreğiniz yetiyorsa…..
Atalarımız sizin gibiler için ne de güzel demişler,
Kel başa, şimşir tarak
Böyle siyasetçilerimize böyle gazeteciler çok bile
Biz genede sizin için dua edelim.
Allah sonunuzu hayr etsin inşaalah.
Allah size, doğruyla yanlışı iyiyle kötüyü ayırt edebilme feraseti versin.
Selam , saygı ve Dua ile
burhan bey bu güzel yazı için teşekkürler kaleminize ve yüreğinize sağlık insanlarımız hayatın zor olduğu ve ve haysiyet ve şereflerinin bu kadar uuucuz olduğu bir dönemde yaşıyoruz malesef bu kadarda şreflerini insanlar satmamlıdır arkadaşlar artık yazdıkalrının arkasında durmalıdırlar artık dik durmalıdır bence bu kadarda ayaklar altına düşmesin gazetecilik hayatı bence bizler kime inanıcağımızı şaşırdıkya artık yeter diyorum ve herkesi namuslu ve şerefli olmaya davet ediyorum