Değer kaybı, yaşanılan trafik kazası sonrasında tamir edilen aracın kazadan önce ve sonraki piyasa satış bedeli arasındaki farkı ifade eder. Bir aracın değer kaybına uğradığından bahsedebilmemiz için öncelikle farklı kişilerin karıştığı bir trafik kazası mevcut olmalıdır. Bu yüzden kişinin aracını duvara vurması halinde oluşan zarar kaskodan giderebilecektir. Aracı zarar gören kişi, aracın kazadan önceki hasarsız satış fiyatı ile kazadan sonra hasarlı kaydıyla yapılacak satış fiyatı arasındaki farkı karşı taraftan zarara sebep olanın kazadaki kusuru oranında talep edebilecektir. Değer kaybı aslında bir alacak hakkıdır. Kazanın gerçekleşmesiyle beraber kazazede, diğer araç sürücüsünün kusuru oranında sürücüye, sigortaya yahut aracın işletenine karşı değer kaybı alacağını ileri sürebilir. Değer kaybı alacağının doğması için aşağıdaki şartların gerçekleşmesi gerekir.

  • Değer kaybı tazminatı talep eden tarafın kazada %100 kusurlu olmaması,
  • Kazada zarar gören aracın perte çıkmamış olması,
  • Kazanın bir başka kişinin sürücü olduğu araçla gerçekleşmesi,
  • Kaza sonucu hasar alan parçaların daha önce hasar kaydının bulunmaması halinde değer kaybına dayalı tazminat talep hakkı doğacaktır.

   Değer kaybı alacağı, talep edilen tarafın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası’ndan (ZMMS) karşılanır. Kazayla zarara uğrayan taraf kaza nedeniyle aracında oluşan değer kaybını karşı tarafın kazadaki kusuru oranında talep hakkına sahiptir. Yani kaza sonucu aracının değeri 10.000 lira azalan kişi eğer kazada %30 oranında kusurluysa karşı tarafın %70 kusurlu olması nedeniyle 7.000 liralık değer kaybı alçağına hak kazanmış olacaktır. Yukarıdaki maddelerde de sayıldığı üzere aracı maddi hasara uğrayan kişi kazada %100 (8’de 8) kusurluysa o halde aracında meydana gelen değer kaybını karşı taraftan isteme hakkını elde edemeyecek ve değer kaybına katlanmak zorunda kalacaktır. Yine kişinin aracı kaza sonucu perte çıktığında da (kullanılamaz hale geldiğinde) değer kaybı alacağından söz edilemez. Bu durumda kişiye aracının değerinin tamamı verilerek zararı giderilir.

ZARAR GÖREN ARACIN ÖNCEKİ KAZALARDAN OLUŞAN HASAR KAYDI SORGULAMASI NASIL YAPILIR?

   Değer kaybı, esasen aracın kayıtlarda kazalı görünmesi nedeniyle kazadan önceki değerinden daha az bir bedelle satılmasına yol açıldığı için ödenen tazminat bedelidir. Bu nedenle her kazadan sonra değer kaybı tazminatı talep etmek mümkün değildir. Değer kaybı talep edebilmek için kaza sonrası hasar alan araç parçalarının daha önce de hasar nedeniyle değer kaybına uğramamış olması gerekir. Zira hukuk düzeni aracın bir kere kazaya maruz kalmasından sonra tekrar kaza geçirmesi halinde ikinci kazanın satış değerinde pek önemli bir değişikliğe (kayba) yol açmayacağı görüşündedir. Öyleyse kazada zarar gören aracın daha önce karıştığı kaza veya kazalardan dolayı hasar kaydının bulunup bulunmadığını nasıl sorgulayabiliriz? Çok basit bir yöntemle kazanın ardından sıcağı sıcağına zarar gören aracın plakasını “5664”e mesaj yoluyla gönderdiğinizde sizden önce karşı aracın hasar kaydının olup olmadığı sorusuna cevap bulabilirsiniz.     

DEĞER KAYBI TAZMİNAT ALACAĞINI TAHSİL YOLLARI NELERDİR?

   Değer kaybı tazminatının, kaza sonucu zarar gören aracın hasar kaydı oluşmasından kaynaklı hasarlı ikinci el fiyatında azalma meydana gelmesi nedeniyle bir alacak hakkı doğurduğunu hatırlatmak gerekir. Zarara sebep olan aracın sürücüsü, aracın işleteni ve sigorta şirketi arasında müşterek ve müteselsil bir sorumluluk ilişkisi ortaya çıkarmaktadır. Örneğin kazada kusurlu oran araç bir market zincirinin müşteri servis aracı olabilir. Bu durumda market sahibi meydana gelen zarardan sürücü ve sigortayla birlikte sorumlu olacaktır. Bu yüzden değer kaybı alçağının tahsili için tek yolun mahkemeye başvurmak olmadığı açıktır. Zira zarar gören, sigortaya veya kişiye başvurabilir. Zararın bu yolla giderilmesine olanak varsa mahkemeye başvurmaya gerek kalmayacaktır. Bunun yanında değer kaybı alacağı, sigorta eksperinden alınan rapor, kaza tespit tutanağı ve sair çekilen fotoğraflar ile sigortaya başvurularak icra takibine de konu edilebilir. Bu ve benzeri durumlarda söz konusu belgeler ilam niteliği taşımayacağından sigorta sürücü veya işleten takibe itiraz ettiğinde takibin durması işten bile değildir. Uygulamada karşılaştığımız bir vakada sigortadan kısmî alacağı tahsil etmiş alacaklı karşı tarafın sürücü borçlu müvekkilin borca itiraz etmeyeceği ihtimalini göz önünde bulundurarak alacağı daha kısa sürrede kesinleştirmeye çalıştığına şahitlik etmekteyiz. Esasen mahkeme kanalıyla elde edilecek bir hükme dayalı olarak ilamlı icra takibine başvurarak alacağı tahsil etme çabası daha yerinde ve ayakları yere basan daha sağlam bir seçenek olduğu kanaatindeyiz.

Alacaklı zarar gören araç sahibi, dava yoluyla alacağı tahsil yöntemini tercih ettiğinde şayet sigortayı da davalı kısmında hasım göstermek niyetinde bulunursa bu halde davayı asliye ticaret mahkemesinde açmazdan evvel mutlak suretle sigortaya başvurmak zorundadır. Bu başvuru özel usulî dava şartı niteliği taşıdığından sigortaya başvurulmadığı takdirde mahkeme ve Tahkimin her aşamasında dava şartı yokluğundan talep reddedilebilecektir.  

Sonuç olarak değer kaybını sigortadan talep etmiş olalım hakkımızı ispat açısından kaza anının fotoğraflarının çekilmesi, kaza tespit tutanağının tutulması ve tamir masraflarının faturalandırılması oldukça önemlidir. Nitekim böylece elimizdeki belgelerle ister sigortaya başvuru yaparak isterse de mahkeme veya Tahkim yoluyla tamiratın ardından değer kaybının tamamıyla tazmini çok daha kısa sürecektir.

DEĞER KAYBI TAZMİNAT ALACAĞI KİMLERDEN HANGİ SÜRELER İÇERİSİNDE TALEP EDİLEBİLİR?

   Değer kaybı tazminatı yukarıda bahsedildiği gibi kaza neticesinde aralarında müşterek ve müteselsil bir borç ilişkisi olan sürücü, işleten veya sigortadan istenebilir. Değer kaybının tamamı veya bir kısmı bu kişilerden herhangi birine veya hepsine aynı anda yöneltilebilir. Değer kaybının yargı kanalıyla talep edilmesinde ise iki alternatif bulunmaktadır. Bunlardan ilki sigortaya başvurduktan sonra görevli ve yetkili mahkemelerde dava açılması diğeri ise yine sigortaya başvurduktan sonra Sigorta Tahkim Komisyonu’na gidilmesidir. Görüldüğü üzere her iki yolda da sigortaya başvuru bir ön şarttır. Zira sigortaya değer kaybının ödenmesi için başvurulmadığında mahkemede açacağınız dava usulden reddolunur. Sigortaya başvuru için kazadan itibaren net bir süre öngörülmemiştir. Bununla birlikte Türk Borçlar Kanunu’nun 49 vd. maddelerinde düzenlenen haksız fiil niteliğindeki kazadan doğan değer kaybı alacakları kazanın ve sürücünün öğrenildiği tarihten itibaren 2 yıl ve her halde kazanın üzerinden 10 yıl geçmekle zamanaşımına uğramaktadır. Bu nedenle sigortaya dava zamanaşımı süresi içinde başvurulması hakkın elde edilmesi bakımından anlamlı olacaktır. Öte yandan sigortaya başvurulmasından sonra sigorta, 15 gün içinde başvuruya cevap vermez yahut ödenen miktar kişiyi tatmin etmezse bu durumda değer kaybı alacaklısı mahkemede dava açabileceği gibi anlaşmazlığı Sigorta Tahkim Komisyonu’na taşıyabilir.

    Değer kaybına dayalı tazminat davalarında davacı, aracı zarar gören kişi; davalı ise sürücü, aracın sahibi veya sigorta olabilir. Burada davacı seçimlik hakka sahiptir. Dava açmadan önce sigortaya başvurulmuş olması sigortaya doğrudan zorunlu davalı sıfatını vermeyecektir. Zira zararın kalanının veya (sigorta ödeme yapmadıysa) tamamının diğer sorumlular tarafından karşılanmasını isteyebilir. Sigorta Tahkim Komisyonu’nun önündeki dosyada ise sadece sigorta hasım olarak gösterilebilir. Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik’in 16. maddesi uyarınca Komisyon’a başvuru için internet sitesinden ulaşabileceğiniz başvuru formunun doldurulması zorunludur.

DEĞER KAYBINA DAYANARAK AÇILACAK TAZMİNAT DAVALARINDA ORTALAMA YARGILAMA NE KADAR SÜRER?

   Değer kaybına dayalı tazminat davalarında görevli mahkeme şayet sigorta dava edilecekse asliye ticaret mahkemesidir. Bunun yanında sürücü veya işleten gerçek kişilerse bu kişilere karşı açılacak davalara asliye hukuk mahkemesi bakacaktır.  6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 16. maddesindeki yetki kuralı gereği bu tür tazminat davalarında yetkili mahkeme, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydan geldiği yahut zarar görenin yerleşim yerindeki mahkemelerdir. Davacı bu yerlerden birinde dava açabilme salahiyetine sahiptir. Mahkemelerde görülen davaların karara bağlanması davanın büyükşehirde görülüp görülmediğine ve davada görevli mahkemeye bağlı olarak değişiklik gösterebilmektedir. Fakat ortalama 1 ile 1 buçuk yıl içinde davalar sonuçlanmaktadır. Sigorta Tahkim Komisyonu’nda görülen anlaşmazlıklar ise 6 ay kadar kısa bir sürede sonuca bağlanmaktadır. Bu nedenle vatandaşlar için Sigorta Tahkim Komisyonu’na başvurmak daha avantajlıdır diyebiliriz. 

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.