Bu toplum beni hiç yanıltmayacak!

Hep aynı yaklaşım, aynı bakış açısı…

Bir olay olduğunda olayla ilgili koro halinde aynı cümleler kuruluyor.

İnanın olay hakkında kişilerin söylediklerini duysanız, insanlığınızdan utanırsınız.

Akla, hayale gelmeyecek ithamlar, suçlamalar…

Yok ya bu kadarı da fazla…

Nedir bu sorgusuz yargı?

Hiç mi sorgu olmayacak, “neden” sorusu sorulmayacak…

Neden?

Bir olay yaşandığında, insanoğlunun ilk soracağı soru “neden” sorusudur.

Evet!

Bir neden aramak…

Doğru olan budur.

Bir olay olduğunda, o olayın birçok nedeni tabii ki vardır.

Nedensiz, durup dururken bir olay olmaz.

Olay varsa neden vardır.

Diyalektiğin temel kuralıdır, olaylar nedenler sonucunda oluşur.

Nedenler yoksa olay da yoktur.

Neden?

Kendime hep bu “neden” sorusunu sorarım.

Olayla ilgili neden ararım.

Olaydan etkilenen kişiyi suçlamak, yargılamak hiçbir zaman aklıma gelmez, çünkü; suçlamak, yargılamak, kişiyi suçlu saymak; cahillerin, bilgisizlerin, basit insanların başvurduğu bir yol ve yöntemdir.

Kişinin; sosyolojik, psikolojik, ekonomik, toplumsal bir sürü özelliği vardır.

Bu özellikler kişiye hastır.

Her kişinin olaylar karşısında verdiği, vereceği tepki farklıdır.

Milyon, milyar olasılık…

Kimse kimseye benzemez.

Kişiler, olaylar karşısında aynı davranışı sergilemez.

Her bir kişinin olaylar karşısında vereceği tepki farklıdır.

Ben olsam…

İyi de sen değilsin!

Olayın içinde sen olsan seni konuşacaktık.

Senin üstünden olayı sorgulayacaktık.

Sen değilsin.

Bir başkası…

Neyse olay oluyor ve olay üzerine yargı başlıyor…

Ne kolay değil mi?

Bir olay yaşandığında hemen ağız dolusu konuşmaya başlamak.

Ahkam kesmek…

Suçlamak…

Ağız dolusu konuşmak…

Öyle, böyle değil…

Bir de olayla hiç ilgisi olmayan bir sürü laf çıkartmak

Yalan yanlış şeyler konuşmak…

Biraz vicdan…

İnsan bilmediği olay üzerine konuşur mu?

Olaya hakimmiş gibi yargıda bulunur mu?

Bulunuyor…

Bir sürü yalan, yanlış bilgi üretiyor.

Bilmiş bilmiş konuşuyor.

Biraz empati…

Nerede…

Varsa yoksa acımazsızca yargı…

Elimize ne geçecekse?

Yargılamak kolayımıza gidiyor.

Sorgulamak bilgi, birikim, cesaret ister.

Kolay değil sorgulamak…

Neden aramak…

Burada yaşanmış olayları, olayların sonucunda zarar görmüş kişileri anlatmayacağım, kişisel konulara girmeyeceğim.

Derdim, olayları konuşup, olaylar üzerinden çözümlemeler yapmak değil.

Sorgulamak mı yargılamak mı, sorusunun net cevabını vermek…

Geri kalmış toplumlarda insanların genel davranış şekilleridir yargılamak.

Anlamak, anlamaya çalışmak, empati kurmak, nedenler aramak gibi yollar tercih edilmez, öyle bir yola da girilmez.

Medeni insanlar, sadece toplumsal meseleleri değil var olan her şeyi sorgular, neden arar ve nedeni de bulmaya çalışır.

Suçlu yoktur, neden vardır.

Kimse suçlu değildir.

Suçlu atfedilemez.

Bu böyle biline…

Yargılar olumsuz tüm davranışları içinde barındırır.

Toplumu böler, parçalar, kavga ettirir.

Kim olursa, ne olursa olsun sorgudan vazgeçmemelidir.

Sorgu mu yargı mı?

Tabii ki sorgu!

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.