Siyaset yapanların insanlığa karşı büyük sorumlulukları vardır

İletişim hiç kuşkusuz ve hiç tartışmasız hayatımızın en önemli unsurudur. Toplumsal yaşamın ve insani ilişkilerimizin temelini oluşturur. Bu nedenledir ki, hepimizin her ne konumda olursak olalım, ekonomik durumumuz, statümüz, cinsiyetimiz, tahsilimiz, vs. ne olursa olsun ilk öğrenmek zorunda olduğu konu iletişimdir.

 

 Sıradan yaşam biçimine ve sıradan bir işe sahip olsak bile bu gereklidir. Eğer toplumun önemli bir kesimini  yada küçük bir kesimini ilgilendiren ve onların yararına bir iş yapıyor isek kesinlikle iyi bir iletişim uzmanı olmak zorundayız.

 

Bütün bunları neden yazıyorum  sorusunun cevabına gelince , toplumun geleceği ile ilgili çalışmalar yapan , politikalar üreten partilerde görev alan kişilerin , yada kenti idare etme düşüncesinde olan  idarecilierin  insanlara nasıl davranacağı , nasıl konuşacağı çok önem taşır.

 

 Zira bu tür yerlerde görev alanların insanlara ve insanlığa karşı büyük sorumlulukları vardır. Görevlerini layıkıyla yapabilmeleri ancak ve ancak iyi bir iletişim kurabilmeleriyle mümkündür. Sonuç itibariyle toplumsal yaşamda asıl olan şey öncelikle insani ilişkilerimizin sağlıklı bir şekilde yürütülebilmesidir.

Sosyal adaleti, birlik ve bütünlüğü savunan, insanlar arasındaki eşitsizliği gidermeye talip olmuş, hakçı, halkçı olduğunu iddia eden sivil toplum örgütlerinde görev alan ya  da üye olan insanların birçoğu bırakın iletişim kurmayı iletişimi bozabilecek her türlü davranış ve tutum içinde olmaktan çekinmiyorlar.

 

Her hangi bir şekilde aralarına katılmış insanlara ya da sempati duyduğu partiye ziyarete gelen insanlara karşı olumsuz tutumları, insana başka şeyler düşündürüyor. Bu insanlar kendilerini aşamamışken, diğer insanlara karşı böylesine olumsuz bir tutum içinde iken, nasıl olacak da sosyal adaleti, paylaşımı, uzlayışı, sevgiyi, saygıyı toplumsal değerler olarak kabul edebilecek. Nasıl olacak da toplum içinde uzlaşıyı sağlayacak, nasıl olacak da eşitliği insana saygıyı öğretecekler.

 

Bütün bu soruların yanıtının olumlu olabilmesine elbette olanak yok. Sayıgıyı, insana ve hatta bütün canlıya sevgiyi üretemeyen insanlara nasıl olacak da insan diyebileceğiz ?

Olsa olsa bu tür canlılara İlkel Kültür Organizmaları denebilir. Kendisini geliştirmemiş, kıskançlık ve hasetlikten gözlerini hırs bürümüş, iyi olanı, güzel olanı, doğru olanı takdir duygusu gelişmemiş, sevmediğine hiç düşünmeden sırt dönebilen, uzatılan dostane bir eli bile sıkmaktan aciz insanlara ancak bu tanımlama uygun düşer.

 

Hayat sevebilmek, saygı duyabilmek, güzellikleri takdir edebilmek , kendisi dışındaki insanlara yapılan övgü ve takdirleri de içine sindirebilmekle güzelleşir ve hayatta iyi davranışı kendimize ilke edindiğimiz , bunu bir yaşam biçimi olarak özümsediğimiz zaman gerçek insan olabiliriz.

 

Güzel davranışlar sergilediğimiz, beğenilerimizi rahatça ifade edebildiğimiz, ters ya da hoşumuza gitmeyen muameleyle karşılaştığımızda bile hoşgörüyle karşılayabildiğimiz, iyi olanı güzel olanı destekleyebildiğimiz, paylaşabildiğimiz , egoizmimizi yenebildiğimiz, kıskançlığın yerine teşvik edebilmeyi öğrendiğimiz sürece insanız.

 

Hele ki önemli görevlerdeysek, mütevazı olduğumuz kadar insanız. İnsana ve canlıya değer verdiğimiz , fikirlerine ve yaşam biçimine saygı duyduğumuz kadar insanız.

Ben alacağımı aldım.

Umarım alması gerekenler de almıştır.

Selam, Saygı ve Dua ile

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.
Avatar
Ahmet akın 11 yıl önce

burhancığım döktürmüşsşn gene:)

banner2817