Vergili’ de Vitrin Mankeni  Tartışmasına Katıldı

Gündem haline getirilen konuya açıklamasıyla katılan Aynur Vergili, kullanılan sözün kadının eşya olarak görülmesinin itirafı olduğunu ifade ederek, “VİTRİN MANKENİ

Bu iki kelime, çok mühim bir makamın temsilcisinin dillerin den dökülüverdi.

MEVLÂNÂ CELÂLEDDÎN-i RÛMÎ ‘ nin

Bir siiri vardı….

Kişinin kendine ettiğini

Edemez kişiye hiçbir fani

Bu kahpe hırsı. ne kıskanç kini, ne şarap

Ne de haşhaş edemez..

Kişinin kendine ettiğini tayfun, boran

Dağ, taş edemez.

Kişinin kendine ettiğini

Edemez Kişiye hiçbir fani

tutmazsa gerçek dost elini

kendi kendiyle baş edemez.

Kişinin kendine ettiğini

Sarhoş edemez, ayyaş edemez

Mezar soyan nebbaş edemez…

**

Kadınların büyük çabasıyla kazanılmış makamda, bu makamın temsilcisi olarak, kadınları bir nesneye benzetmek, kullanılabilen bir araç gerece benzetmek, pek tabiiki beynin altında yatanın dilden aktarılması gerçeğidir.

Yani bu makama taşıyan kadınların aslında hep bir esya gibi görüldüğünün itirafı olduğunu düşünüyorum.

Sonuc olarak, kişi düştüğü yerden kalktığı gibi, kalktığı yerden de düser.

Nasıl ki asil kadınlarımız kendi elleriyle o makama taşıdıysa, kendi elleriyle de o makamdan geri almayı bilecek kudrete sahiptirler.

Dil,en tatlıyı, dil en acıyı söyler.

Her insanın, insanlık donanımın bir parçasıdır dil.

Her insanın duygularını, düşüncesini, iradesini bazen istemeyerek de olsa açığa vuran dildir. Bu yüzden “her insan dilinin altında gizlidir” denir.

Sn. Tayyip Erdoğan’ı dili ele verdi; “Başörtülü (türbanlı) hanımları konu mankeni” gibi gördüğünü yılın ilk açıklaması olarak yaptı.

Sayet öyle görmeseydi, yani bilinçaltında bu düşünce sabit olmasaydı,  O yakıştırmayı yapmaz, yapamazdı diye düşünüyorum.

Bu yakıştırmaya göre, başörtülü hanım, Sn. Tayyip Erdoğan’ ın partisinden ise “başörtülü bacımız- başörtülü annemiz – başörtülü kızımız…” oluyor. Başörtülü hanım, muhalefet partisi liderinin yanında duruyorsa; “başörtülü konu mankeni, başörtülü vitrin malzemesi, başörtülü siyasi göstermelik…” diye adlandırıyor. Ve dili onu ele verdi.

Dil ile söylenen  düşüncenin görünür halidir.

Başörtülü olsun, ya da başı açık.

Bütün kadınlar, yeni yılın ilk gününde “elektriğe- doğalgaza- köprüye- otoyola- iğneden ipliğe zamlar yağarken” bu zamların yapılmasına iktidarı hangi şartların zorladığını, bizzat Tayyip Erdoğan’dan duymak istiyorlardı. Ancak öyle olmadı.

Bütün kadınlar, yeni yılın ilk gününde “korona salgını belasından aileleriyle ve yakınlarıyla birlikte sağ olarak çıkabilmek için Sn.Tayyip Erdoğan iktidarının nasıl bir aşı takvimi sunduğunu” bilmek istiyorlardı. Ancak o da olmadı. Aşı takviminden de söz edemedi.

Başörtülü yada açık…

Azımsanmayacak kadar çok sayıda kadının oğlu, kızı, kocası işsiz. Ve bir cok kadın kadın geçim derdinde iken,

Sn. Tayyip Erdoğan’ dan yeni yılın ilk gününde bu dertlerine çare ve çözüm duymayı beklerken,   kadınlarımız başörtüsü üzerinden “mankenlik tartışması” polemigi ile karsı karsiya kaldilar ve bu tartısmanın icine cekilmeye calisildilar tabiiki vitrin mankeni  kelimeleri ile..

Sn. Tayyip Erdoğanın, iktidara gelişini iki kelime ile vitrin mankeni diyerek hiclestirdigi kadınlar, gece gunduz demeden fedakarliklarla hazırladı.

Sn. Tayyip Erdoğan’ın bu cümlelerin karşılığı yani cevabı,  kadınların elinden seçim sandığında olacaktır diye düşünüyorum.

Türkiye, sosyolojik olarak çok derin ve sessizce dipten dalga olmuş gelen bir kadın uyanışı hareketini yaşıyor. Birer metre arayla yan yana durarak ve ellerinde kendilerini ifade eden ve “İstanbul Sözleşmesini” savunan pankartlar taşıyarak adına “Kadın Zinciri- Sevgi Halkası” dedikleri protesto biçimini geliştirenler arasında başörtülü Ak Parti’li kadınlar da vardı.

Ak parti genel başkanı, Sn. Recep Tayyip Erdoğan başörtülü bacım dediği hanımefendilerden acilen özür dilemelidir. Biz kadınları üzmüş ve incitmistir.

BIZ IYI PARTI KADIN POLITIKALARI OLARAK,

Türk kadınının Türk tarihindeki nice başarıların baş kahramanı oldugunu cok iyi biliyor, ve diyoruz ki; gelin yeniden kadınlarımızı vitrin mankeni olarak gören zihniyete rağmen, birlikte el ele vererek tarih yazalım…

Bu sebeple, Kan ve gözyaşı ile yoğrulmuş bu toprakların, Bayrak inmez, Vatan bölünmez diyerek, şehit ve gazi olmuş anaların, Halide Edip Adıvar’ların, 9 yaşında cephe ile tanışan Nezahat Onbaşıların, Şerife bacıların, Kara Fatma’ların, Halime çavuşların, Gördesli Makbule’lerin, Nene Hatunların ve ismini yazmakla bitiremeyeceğim, Vatan ve Namus için gözünü bile kırpmadan ölümü şiar edinmiş, siz kıymetli anaları en kalbi duygularımla buradan selamlıyorum.

Biz IYI Parti olarak,   1934 yılından bugüne, kadınlarımızın seçme ve seçilme hakkını kazanmasına rağmen, bugüne kadar hiç bir siyasi partide, kadınlarımızın yeterince söz hakkının olmadığını çok iyi biliyorduk ve bu duruma sessiz ve duyarsız kalmamız imkansızdı. İYİ Partimiz kadınlarımıza, hem partimizin kapılarını sonuna kadar açmış,  hemde yönetimde, ve her kademede yer vererek bu kutlu yolda yol arkadaşı kabuletmistir.

Davamızın asıl kahramanları olarak görmüştür. Vitrin mankeni degil.

Kıymetli hanım kardeşlerim.Biz kadında ticareti Hz.Hatice annemizden, mazlumun karşısında mütevazı, zalimin karşısında dik durmayı Hz. Zeynep’ten öğrendik.

Şimdi biz Türkiyemizin asil hanımefendileri ile bu kutlu yolda, sesimize ses, elimize el, gücümüze güç katarak hep birlikte Büyük Türkiyenin ihya ve inşası için elele gönül gönüle olmak istiyoruz. Bu kutlu yolda  yürümek için biz elimizi uzatmaya hazırız. Sizler de hazırsanız İYİ GÜNLERE doğru hep birlikte Büyük Türkiye mücadelesinde buluşalım.

Tekrar sizleri en kalbi duygularımla selamlıyor, saygı ve sevgilerimi sunuyorum” dedi.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner2817