Bülent Yıldız yaptığı açıklamada, “Dünya bütün karanlıkları bir araya gelse; bir mumun ışığını söndüremez.”
Tarih, hep bu söz üzerine anlamlandırdı kendini. Nice karanlıklar, toplaşıp içlerinde aydınlıklara saldırdılar. İstediler ki hep karanlık olsun. Zira ışık gösterir; kendi içlerini gösterir… İçlerinin o korkunçluğunu, zihin dehlizlerinin kokuşmuşluğunu gösterir… Karanlıklar, istemez aydınlıkları bu yüzden. Bu sebepledir; topluma kandil olanların çektiği eziyetler.
2 Temmuz 1993, Sivas’ın Madımak Oteli. Şairlerin dizelerinde, ozanların türkü nağmelerinde bir ateş var. Bir ateş ki; yakmaz, aydınlatır. Işık olur karanlık dehlizlere… Ancak bir ateş daha var ki; Madımak Oteli’nin çevresinde toplanıyor. Bir ateş daha var ki; insanı diri diri yakacak birazdan. Bu ateşin yakanı belli değil lakin taşıyanı, körükleyeni bellidir: “Cehalet”.
Madımak Oteli’ni bu ateş yaktı. Otuz üç aydınımızı bu ateş yaktı. Bu ateş yanmaya devam ediyor. Cehaletin hüküm sürdüğü her yerde yanmaya devam ediyor. Bu ateşi söndüreceğiz. Bu ateşi taşıyan cehaletin kökünü kazıyacağız.
Biz bir ülke düşlüyoruz; ozanların türkülerini söyleyebildiği, şairlerin şiirlerini korkmadan kaleme aldığı ve insanın, başka bir insanı diri diri yakacak kadar içinde nefret barındırmadığı, karanlığa teslim olmadığı bir ülke. Zira geçmişte canımız çok yandı ve bu yüzden geçmişi unutmayacağız.
UNUTMADIMAKLIMDA…” şeklinde seslendi.