Bugün hemen herkesin aklında şöyle bir soru var.

Milli Görüş hareketinin lideri, merhum başbakanlardan Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın oğlu Dr. Fatih Erbakan, 2015 milletvekili seçimlerinde bağımsız aday olur mu?

Bu çok olası bir durum. Genç Erbakan’ın adaylığı inanın büyük ses getirdi. En büyük ses ise iktidar safından geldi. Bildiğimiz kadarıyla Erbakan’ın olası adaylığına karşı AK Parti Genel Merkezi’nin yeni bir hamle hazırlığında olduğunu biliyoruz.

Açıkça söylemek gerekirse, meselenin gündeme geldiği dönemden bugüne kadar kiminle görüştüysem, Fatih Erbakan’ın adaylığına son derece sıcak baktığını rahatlıkla söyleyebiliyorum. Destek de görecektir. Ancak desteğini vermeyecek olan tek kurum ise sadece Saadet Partisi’dir..

HDP’liler bile bağımsız potansiyel karşısında kayıtsız kalamamış ve bu şansını kullanmışken, BBP’nin cennet mekan lideri Muhsin Yazıcıoğlu bu çalışmayı uygulamışken, Milli Görüş’ü temsil ettiğini iddia eden Saadet Partisi, böyle bir projeyi kullanmaktan neden imtina eder…

Çok absürt bir durum.

Düşünsenize, halkın belli oranda destek olduğu, genç bir isim olarak alternatifler arasına alabileceği, babasının izinden giden bir isme Saadet Partisi neden destek vermez?

Kendileriyle çeliştiklerinin farkındalar, ancak..

Bu sorunun muhatabı aslında Sinan Ejderoğlu değildir.

Genel Başkan Mustafa Kamalak ve nasıl olduğunu tam olarak anlayamadığımız bir şekilde kendini Milli Görüş’ün lideri ilan eden Oğuzhan Asiltürk, mevzunun direkt muhatabıdır…

Sahi, bu genç delikanlı bağımsız aday olursa, seçilemese bile Saadet Partisi’nden daha fazla oy alırsa, ne yapacaksınız?

Hala o koltukları işgal etmeye devam mı edeceksiniz?

O zaman size kötü haberi vereyim, öğrendiğim kadarıyla Genç Fatih’e karşı Kocaeli halkı çok sıcak. Ama Saadet Partisi’ne, daha doğrusu bugünkü çok mantıklı olmayan yönetime değil…

 

Gül’ün kararı en isabetlisi

Herkes düşünür, acaba 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeniden siyasete döner mi, diye…

Milletvekilliğini tercih edip, iktidarın temsilcisi olarak meclise girer mi, dahası bakan olup, Ahmet Davutoğlu’nun başbakanlığındaki kabinede yer alır mı diye…

Cevabı basitti elbette. Kocaman bir ‘Hayır’

Maceraya gerek yok zira.

Yani Abdullah Gül karakterini iyi okumayı beceren herkesin böyle bir olaya çok da sıcak bakmayacağını, olayın belki dedikodudan, belki abartıdan ibaret olduğunu mutlaka anlayacağına inanıyorum. Bakmayın siz öyle durumdan vazife çıkararak açıklama üstüne açıklama yapanlara. Onların da bildikleri şey belli aslında. Ancak ‘Kardeşler arasında sorun yok’ imajını vermek zorunda oldukları için böyle konuşmaları gerektiği bir durumdu Gül ile ilgili yaptıkları yorumlar…

Dışarıya karşı böyle izah etmek zorundaydılar. Ancak belki de kimisi hiç beklemiyordu Abdullah Gül’ün‘Aday olmayacağım’ açıklamasını. Çünkü bu siyaseti okuyamayan sınıf öylesine bir hararete kapıldı ki,‘Abdullah Gül gelecek, dertler bitecek’ edası ile kendi gündemlerini meşgul ettiler.

Bu durum da ortaya koydu ki, AK Parti’de ciddi manada rahatsız olanlar var. Bu kişilerin başında da çok büyük olasılık ile, vekillik süreleri sona eren, yani üç dönem kuralına takılan şu taifenin temsilcileri yer alıyor...

Ancak kabul edilmesi gereken bir nokta var, o da, Abdullah Gül’ün karakteri, attan inip merkebe binecek kadar aşağılarda değil. En azından benim görüşüm budur…

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

banner2817